Yazmak İhtiyacı ve Yazının Serüveni
Yazmak denildiğinde akla gelen ilk sorulardan biri şüphesiz şudur: İnsan neden yazmaya ihtiyaç duyar? Bu sorunun cevabı; kişiden kişiye, toplumdan topluma değişen sürrealist yahut realist düşüncelerin bir toplamı olarak görülebilir. Bilimsel yönden bakıldığında ise bu durum çeşitli örneklerle açıklanabilir.
Şinasi Tekin, Tarih ve Toplum dergisinin Haziran 1990 tarihli 78. sayısında yayımladığı “Bilin Bakalım Yazı Yazmak Nereden Geliyor?” başlıklı makalesinde[1] ilginç bir tespitte bulunur. Ona göre, “yazı yazmak” anlamındaki yaz- fiili ile “hata etmek, günah işlemek” anlamındaki yaz- fiili aynı kökten gelmektedir. Eski Türkçede, “yazı yazmak” için biti-, “günah işlemek” için ise yaz- fiili kullanılmıştır. Ayrıca yalgan, yangıl-, yangluk ve yanglış gibi kelimeler de bu kökten türemiştir. Bu durum, yazmanın insan ruhunda taşıdığı ağır sorumluluğa ve tarihsel derinliğe işaret eder.
Yazının icadı konusunda bilim insanları arasında farklı görüşler vardır. İslam âlimleri bu konuda iki ana görüşe sahiptir: tevkîfî ve beşerî. Tevkîfî görüşe göre yazı ilk kez Allah tarafından Hz. İdrîs’e öğretilmiştir[2]. Bu yazı da büyük ihtimalle günümüzde kullanılan fonetik, yani harflere dayalı alfabeli yazı sistemine benzerdi. Buna karşılık, yazının beşerî bir etkinlik olduğunu savunan diğer İslam âlimleri ile modern bilim insanlarının görüşü birbiriyle örtüşmektedir. Bu anlayışa göre yazı, tarihî süreç içerisinde insan ihtiyaçlarına bağlı olarak icat edilip sürekli gelişmiştir[3].
Modern bilimlere göre yazının evrimi şu aşamalardan geçmiştir: İnsanlar önce bazı nesnelere çentikler ve oyuklar açarak objetgraphic yani madde yazısını oluşturmuşlardır. Zamanla bu işaretler varlıkların görüntüsünün çizilmesine dönüşerek pictographic adını verdiğimiz resim yazısına evrilmiştir. Resim yazısının en bilinen örneği Eski Mısır hiyeroglifleridir[4]. İnsanlar zamanla resim yazısından daha soyut bir aşama olan ideographic yani fikir yazısına geçmişlerdir. Bunun en belirgin örneğini geleneksel Çin yazısında görmekteyiz. Ardından her bir resmin bir heceyi temsil ettiği logographic yani hece yazısına geçilmiştir. Son aşamada ise, bir simgenin yalnızca bir sese karşılık geldiği phonographic yani ses yazısına ulaşılmıştır. Bu yazı türüne, sesleri temsil eden işaretlerden oluştuğu için fonetik alfabe de denilmektedir. Günümüzde kullanılan Arap, Aramî, İbranî, Süryânî, Latin, Yunan, Hint, Gürcü ve Ermeni alfabeleri böyle bir ses temelli yazı sisteminin ürünleridir[5].
Tarih boyunca yazının icadı ve gelişimi üzerine çeşitli milletler etkili olmuşsa da, yazının sistemli bir biçimde ilk defa Sümerliler tarafından geliştirildiği kabul edilmektedir[6]. Ancak yazının yalnızca bir araç olmanın ötesinde anlamlar ve duygular kazandığı; insanın düşüncelerini, hislerini ve hayallerini şekillendirdiği unutulmamalıdır. Geçmişte olduğu gibi, bugün ve gelecekte de yazmak, insanın ruhunu kelimelere dökme ihtiyacının en saf tezahürü olmaya devam edecektir.
Sonuç
İnsanlık tarihi kadar eski olan yazı, sadece bir iletişim aracı değil; aynı zamanda düşüncenin, kültürün ve inancın kalıcı hâle getirilmesinde temel bir unsur olmuştur. Yazmak, insanın kendini ifade etme ve sonsuzlukla bağ kurma arzusunun somut bir yansımasıdır. Yazının kökeni ister ilahi bir öğretiye dayansın isterse tarihî bir ihtiyaçtan doğmuş olsun, her iki görüş de yazının insanlık için vazgeçilmez bir değer taşıdığını ortaya koymaktadır. Bugün kaleme alınan her kelime, geçmişten bugüne gelen büyük bir medeniyet yürüyüşünün küçük ama kıymetli bir adımıdır. İnsan yazdıkça, hem kendi varlığını hem de insanlığın ortak hafızasını inşa etmeye devam edecektir.
-Gamze Yıldız-
Dipnotlar
1. Şinasi Tekin, “Bilin Bakalım Yazı Yazmak Nereden Geliyor?”, Tarih ve Toplum, Sayı: 78, Haziran 1990, s. 10-12.
2. İsmail Hakkı İzmirli, İslam’da Felsefe ve Din Münasebeti, Ankara: Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, 1973.
3. İslam Ansiklopedisi, “Yazı” maddesi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları.
4. Jean Bottéro, Sümerler Yazıyı Nasıl İcat Etti?, çev. Seçkin Sarpkaya, İstanbul: İş Bankası Kültür Yayınları, 2015.
5. Aydın Sayılı, İlk Çağlarda Yazı ve Yazının Gelişmesi, Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınları, 1960.
6. Jean Bottéro, Sümerler Yazıyı Nasıl İcat Etti?, çev. Seçkin Sarpkaya, İstanbul: İş Bankası Kültür Yayınları, 2015.



